KURAN’IN DİNİNDE KADIN – UYDURULAN DİNDE KADIN

  Geleneksel din anlayışı en çok kadınlarla ilgili konularda dine ilaveler yapmıştır dersek abartmış olmayız. Kadını köleden beter yapan, kadının erkek egemen toplumda sadece ev işinde ve cinsellikte kullanılmasını, hiçbir alanda kadına hak tanınmamasını savunan izahlar; toplum nezdinde kabul görsünler diye uydurma hadislere ve mezhep izahlarına dayandırılmış ve bu bakış açısı geniş bir kesime “din” diye yutturulmuştur. Saf dindar kadınların birçoğu, Kuran’ın anlattığı İslam ile bu uydurmaları ayırt edemedikleri için Allah’ın rızasını umarak bu uydurmalara göre yaşamaya çalışmış ve kendilerini mezhepçi-gelenekçi erkeklerin sınırlarını çizdiği kapkara bir dünyada bulmuşlardır. Mezhepçi-gelenekçi zihniyeti benimseyenler, “Peygamberimiz cennetin annelerin ayaklarının altında olduğunu söylemiş, kadınlar annemizdir, bacımızdır…” gibi laflar ederek, kadınlara çok değer verdiklerini göstermek istemektedirler. Oysa birazdan kadınlarla ilgili mezhepçi kaynaklardaki izahları incelediğimizde, gerçekte kadına ne kadar değer verdiklerini iyice anlayacağız.   KADINLARLA İLGİLİ MEZHEP VE HADİS KÖKENLİ UYDURMALAR   Bu uydurmaların yapılışındaki en temel hedef, kadının erkeğine kayıtsız ve şartsız itaatini sağlamak olmuştur. Hadis kitaplarının ve mezhep kurucularının hepsinin erkek olmasının da elbette ortaya çıkan bu manzarayla ilgisi vardır. Uydurma hadislerle, kadının erkeğe itaati bir ibadet gibi sunulmuştur: Eğer bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emretseydim, erkeklerin kadınlar üzerinde olan haklarından dolayı kadınların erkeklere secde etmelerini emrederdim. Tirmizi, Rada; Ebu Davud, Nikâh; Ahmed b. Hanbel, Müsned; İbn Mace, Nikâh Kocanın vücudu irin ile kaplı dahi olsa ve karısı onu yalayarak temizlese, yine de kocasının hakkını ödemiş olmaz. İbni Hacer El Heytemi; Ahmed b. Hanbel, Müsned Ey kadınlar! Eğer kocalarınızın size olan haklarını bilseydiniz, ayaklarının tozunu yüzlerinizle silerdiniz. Hafız Zehebi, Büyük Günahlar   En titiz hadis çalışmalarında alıntıladığımız hadisleri görmemiz “Kuran, yalnız ve yalnız Kuran” diye niye defalarca tekrar ettiğimizin anlaşılmasını bir kez daha sağlayacaktır. Yukarıdaki uydurmaları Peygamberimiz’e atfedenler, ne yazık ki bu uydurmaların reddi olan Kuran’ın anlattığı İslam’a uymayı “Peygamber düşmanlığı”, bu uydurmaların kabulü olan hadislerin, mezheplerin, geleneklerin İslam’ını ise “Peygamber’i sevme göstergesi” ilan ediyorlar. Böylece kadınları eksik akıllı ve eksik dinli ilan edenler, hem Peygamberimiz’e iftiralar atmakta hem de dine büyük zarar vermekteler. Bir de Peygamberimiz’e atfedilen şu uydurmaları inceleyelim: Kadınların dinleri ve akılları eksiktir. Buhari Çok lanet ediyor ve kocalarınıza karşı nankörlük ediyorsunuz. Aklı başında bir erkeğin aklını sizin kadar çelebilen, aklı ve dini eksik başka bir varlık görmedim. Müslim, İman; İbn Mace, Fiten   Kadınları erkeğin kölesi yapan zihniyet, bununla yetinmeyip kadınların çoğunu cehennemlik, dinen eksik ilan edip, Kuran’da olmayan din anlayışları sunmuşlardır: Kadınlar arasında iyi kadın, yüz tane karga arasında alaca bir karga gibidir. Buhari   Ey kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz ve çok istiğfar ediniz. Çünkü ben, Cehennem halkının çoğunun sizler olduğunu gördüm. Müslim, İman; İbn Mace, Fiten   KADINA CENNET VİZESİ KOCADAN   Kadınların çoğunun cehennemlik olduğunu iddia eden hadislerin yanında, kadının cennete gidişi için kocasının kendisinden memnuniyetini şart olarak gösteren hadisler de uydurulmuştur. Bir kadın, kocası kendisinden razı olduğu halde ölürse cennete girer. Riyazus Salihin   Müslim de, Buhari de, Tirmizi de, Muvatta da, Şii kaynaklar da Emevi ve Abbasi döneminde uydurulmuş, bazı kişilerin kadına kendi bakış açılarını dinselleştirmeye çalışmalarının ürünü olan bu tip uydurmalarla doludurlar. Oysa Kuran’ın hiçbir yerinde, biraz önce örneklediğimiz tipteki hadislerde olduğu gibi kadınların çoğunun kötü, cehennemlik, dinen eksik olduğu geçmez. Kuran’ın kendi çağının üstünde bir anlayışla yazıldığının sayısız göstergelerinden birisi budur; eğer Kuran kendi kültürünün etkisi altındaki bir insan tarafından yazılmış olsaydı, Kuran’da da döneminin hakim anlayışının yansımaları olması kaçınılmazdı. Kuran, üstünlüğü erkek veya kadın olmaya değil, Allah’a yakın olmaya, Allah’ın dininde titizliğe bağlar.   Ey insanlar! Biz sizi bir erkek, bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız takvaca en ileride olanınızdır. 49-Hucurat Suresi 13   Ayetten de anlayacağımız gibi Kuran, üstünlüğü bir ırka, bir kabileye veya erkek, kadın gibi bir cinsiyetten olmaya değil, Allah’ın dinine titizlik ve Allah için hatalardan sakınma tipi manalara gelen “takva”ya bağlamıştır. Oysa buraya kadar gördüğümüz hadislere göre kadın olmak daha baştan cehennemlik olma ihtimalini arttıran bir unsurdur. Bu zihniyet, eksik ve cehennemlik ilan ettiği kadını, ezik karakterli bir varlığa dönüştürüp, kayıtsız şartsız erkeğin kumandasına verir ve bu anlayışı da “din” diye insanlara dayatır. Kuran’ın anlattığı İslam’ın bu uydurulmuş dinden neden ayrılması gerektiğini daha da iyi anlamak için “en itibarlı” uydurma kaynakları incelemeye devam edelim: Namazı bozan şeyler kara köpek, eşek, domuz ve kadındır. Müslim, Salat; Tirmizi Salat; Ebu Davud, Salat Uğursuzluk üç şeyde vardır: Kadında, evde ve atta. Ebu Davud, Tıb; Müslim, Selam; Buhari, Nikâh   DİŞSİZ, TİPSİZ, YAŞLI KOCALARIN KURTULUŞU   Aşağıda kadını uğursuz ve namazı bozucu ilan eden anlayışın çok itibar ettiği İmam Şarani ve İmam Gazali gibi düşünürlerin kadının neden evde tutulması gerektiği ile ilgili açıklamalarını, ayrıca kadınların süslenmesini haramlaştıran bazı hadisleri okuyacaksınız: İçinizden biri yaşı ileri, ağzındaki dişleri dökülmüş, görünüş itibarıyla da çok çirkin olabileceği gibi aksine karısı da genç ve güzel olabilir. Bu genç ve güzel kadın, çarşıya çıktıktan veya davet edildiği düğün ve ziyafetten evine döndükten sonra dışarıda gördüğü yakışıklı erkeklerle yaşlı ve dişleri dökülmüş kocasını kıyas ederek kocasının yüzüne dahi bakmak istemez. Belki kocasının kendisini öpmesini ve cinsel ilişkide bulunmasını dahi istemez. İşte genç kadının erkeklerin çokça bulunduğu çarşı, pazar, şenlik ve toplantı yeri gibi mekânlara gitmesinin kadın üzerinde yapacağı etki en azından budur. İmam Şarani, Uhudül Kübra Dövme yapan ve yaptırana, yüzündeki tüyleri aldıran ve estetik için dişlerini seyrelttiren kadınlara Allah lanet etsin. Buhari Takma saç takan ve taktıran, kaşları incelten ve incelttiren, dövme yapan ve yaptıran lanetlenmiştir. Ebu Davud Eğer bir kadın peruk takarsa, eğer kol ve yüzüne dövme ya da ben yaparsa, yüzünden ve kaşlarından cımbızla kıl aldırırsa, yüzüne güzellik vermek için şekil değiştirirse lanetlenmiştir. İmam Şarani, Uhudül Kubra Bir hadise göre ashabı kiram, eşlerinin, pencere ve kapı aralıklarından dışarıyı seyretmelerini ve erkek görmelerini önlemek üzere evlerinin pencerelerini sıkı sıkıya kapatırlar ve dışarıya bakanlara dayak atarlardı. İmam Gazali, İhyayı Ulumuddin Kadınları zarar vermeyecek miktarda aç, aşırı gitmeyecek kadar da kıyafetsiz bırakınız. Çünkü kadınlar iyice doyar, güzelce giyinirlerse onlar için dışarı çıkıp gezmekten daha sevimli bir şey yoktur. Fakat onlar biraz aç, biraz da çıplak kalırlarsa onlar için evde oturmaktan hayırlı bir şey yoktur. İbnül Cevzi, Mevzuat; Suyuti, Lealil Masnua; İbn Arrak, Tenzihüş Şeria Kadınlarınıza evlerinin kapısında oturmamaları için yeni elbise yaptırmayın çünkü elbiseleri güzel ve yeni olursa kalplerine dışarı çıkmak arzusu gelir. İmam Gazali, Kimyayı Saadet; İbn Ebi Şeybe, Musannaf Dışarı çıkması kesin gereken kadın ise kocasından izin aldıktan sonra dışarı çıkacak ve şu kurallara kesin uyacaktır: 1-  Sıkı sıkıya örtünüp kötü giysilere bürüne, 2-  Hiç çıkmamış gibi davrana, 3-  Başını öne eğip kimsenin yüzüne bakmaya, 4-  Kalabalığa karışmaya, 5-  Erkeklerin bulunduğu yerlere yanaşmaya, 6-  Herkesin dolaştığı sokaklardan uzak dura, 7-  İşini bir an önce bitirip evine döne. İmam Gazali, İhyayı Ulumuddin   Bu uydurma izahlarla, kendi görüşünü, kadınlara olan aşırı kıskançlıklarını dini bir buyruğa çevirip, topluma dini bu şekilde sunanlar, kadınlara “din” maskesi altında yapılan zulümlere zemin oluşturmuşlar, dinsizlerin dinimize saldırısı için ortam hazırlamışlar ve birçok kimsenin dinimize olan inancının sarsılmasına sebep olmuşlardır. Halkımızın bir kısmı ise bu izahları kullanarak dinimize saldıranlara kızmakta fakat bu izahları yapanları, örneğin İmam Şarani’yi bu konuda eleştirmekten kaçınmaktadırlar. Biz Kuran’ı tek kaynak kabul edip, Şarani’nin ve Gazali’nin bu tarz izahlarını din adına eleştirmedikçe, dinsizlik adına bu izahları kullananlara kızmaya ne kadar hakkımız olabilir?   KADININ EN MAKBULÜ KOYUN CİNSİDİR   Bakın Gazali, kadının kaç çeşit olduğunu nasıl açıklıyor ve halkı nasıl bilgilendiriyor: Kadının sıfatları şunlardır: 1- Giyim kuşam hevesinden maymun. 2- Fakir düşmeye razı olmadığından köpek. 3- Kocasına ve diğer insanlara kibrinden yılan. 4- Gece gündüz koğuculuk yaptığından akrep. 5- Evden eşya sattığından fare. 6- Erkeklere hile kurduğundan tilki. 7- Kocasına itaat ettiğinden dolayı koyundur. İmam Gazali, Nasihatül Mülk   Bu maddelerin sonuncusunda “en makbul kadının koyun cinsi olduğu” açıklanır. Her türlü özgürlüğü elinden alınan kadının, Allah’ın farz kıldığı hacca bile tek başına gitme özgürlüğü yoktur. Kadının 90 km’den uzağa yanında mahrem biri olmadan (baba, amca, dayı, kardeş, koca gibi) gitmesi haram ilan edilir. Bu yüzden kadınlar, mahremlerinden birini ikna edemezse, bu farzı bile yapamaz konuma gelirler. Oysa Allah haccı erkek-kadın ayrımı yapmadan ve böyle bir şart belirtmeden farz kılmıştır. Kadının camiye gidip namaz kılması da, camiye gitmek için kadınların evden çıkması gerektiği için engellenmeye çalışılmış ve bununla ilgili de hadisler uydurulmuştur. Bu hadislere göre kadının evde namaz kılması camide kılmasından daha sevaptır, hatta evde bile yatak odasında kılması oturma odasında kılmasından daha sevaptır. Kadınları her alandan dışlamaya çalışan hadislere karşı Kuran’da şöyle geçmektedir:   Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. 9-Tevbe Suresi 71   Ayetten de anlayacağımız gibi Allah, iman eden erkek ve kadınların cins, mahrem, namahrem ayrımı yapmadan dost olmalarını istiyor. Peki, camiye gitmek için bile evden çıkması, hatta birazdan göreceğimiz izahlara göre erkeklerle konuşması bile engellenen kadın bu dostluğu ne zaman ve nasıl kuracaktır? Hayat sahnesinde yanyana faaliyetin, yardımlaşmanın ve beraber hizmetin insan neslinin yarısı olan kadının dışlanması ve diğer yarısı olan erkeklerle irtibat ve dayanışmasının kesilmesiyle sağlanması mümkün müdür? Aynı ayetin devamında bu dostluğu sağlayanların Allah’ın rahmetini kazanacağı söylenir. Eğer bugün Müslüman olduğunu iddia eden toplumlardan rahmet kesilmişse, kanaatimizce, birçok sebebinden biri de bu ayetin gereklerinin yerine getirilmemesidir. Oysa bazı hadis ve mezhep kaynaklı izahlara göre kadının sesinin bile duyulması sorunludur: Hanefilerden bazıları kadının sesinin de avret olduğu görüşündedirler. Fıkhus Siyre Bir hadis şöyledir: Ancak ve ancak mahremleriniz olan erkeklerle konuşacaksınız. İbni Kesir 4/355   AĞZINDA ÇAKIL TAŞIYLA KONUŞMA   Bırakın kadın ve erkek Müslümanların birbirleriyle iletişim kurmalarını, haremlik selamlık gibi uygulamalarla kadınlar erkeklerden tamamen soyutlanmış ve kendi aralarında konuşan kadınların sesinin bile erkekler tarafından duyulmaması gerektiği söylenmiştir. Bu arada çok zaruret olursa, kadının ağzına çakıl taşı alıp sesi tanınmadan erkeklere -o da zaruret miktarınca- bir şeyler söyleyebileceği izahını yapanlar da olmuştur.   Camiye gitmesi, tek başına hacca gitmesi, erkeklerle konuşması engellenen kadının, aybaşı olduğu zamanlarda namaz kılamayacağı, Kuran okuyamayacağı, oruç tutamayacağı izahlarıyla da bu ibadetleri engellenmiştir. Oysa Allah, Kuran’da, aybaşı olan kadınla sadece cinsel ilişkiye girilmemesini belirtmiştir. Eğer aybaşılı kadının namaz kılması, Kuran okuması ve oruç tutması istenmeseydi hiç şüphesiz bunlar da bildirilirdi. Fakat aybaşılı kadını pis gören yaklaşım, -İsrailiyat kökenli uydurmalar aracılığıyla- Kuran’a aykırı bu yasakları da dinimize sokmuştur. Kuran’da aybaşılı dönemi kapsayan tek yasak şu şekilde açıklanmıştır: Sana kadınların aybaşı halini sorarlar. De ki: “O bir sıkıntıdır. Aybaşı halinde kadınlardan uzak durun ve onlar temizleninceye kadar kendilerine yaklaşmayın.” 2-Bakara Suresi 222   Kuran her türlü detayı verirken, Kuran’da olmayan zorlukları dine sokarak ilaveler yapanlar, kadınların namaz kılmalarını, oruç tutmalarını Kuran okumalarını aybaşı durumunda engelledikleri gibi kadın-erkek ayrımı yapılmadan farz kılınan Cuma namazına gitmelerini de engelleyerek, dini uygulamalarda eksiltmeler de yapmışlardır. Oysa Kuran’ın dininde ilave gibi eksiltme de hoş karşılanamaz. Kadınlar bu kadar kötülendikten sonra hiçbir fikrine değer verilmeyen bir varlığa çevrilmiş ve “Kadınlara itaat eden helak olur” şeklinde Kuran’dan onay alamayacak uydurma hadisler, Kuran’ın ahlakıyla ahlaklanmış olan Peygamberimiz’e atfen uydurulmuştur. Şunlar bu konuda örnek alıntılardır:   Kadınlara danışmayın, onlara muhalefet edin. Kadınlara muhalefet edin, zira kadınlara muhalefet berekettir. Kadınlara Dîni Bilgiler; Suyuti, Lealil Masnua 2; İbn Arrak, Tenzihüş Şeria 2   Kim ki karısına itaat ederse Allah onu yüzüstü Cehenneme atar. İbn Arrak 2   KADIN İMAM DA OLUR, MÜEZZİN DE, DEVLET BAŞKANI DA Kuran kadınların hiçbir göreve talip olmasını engellemez. Kadın cumhurbaşkanı da, halife de, kadı da, yargıç da olabilir. Çünkü Kuran’da yasaklanmayan her şey serbesttir. Serbestlik asıl olan, yasak ise istisnadır. Yasak için vahye yani Kuran ayetine ihtiyaç vardır. Böyle bir yasak olmadığına göre kadın tüm milleti yönetecek cumhurbaşkanı veya başbakan da olabilir. Gerek Müslüman memleketlerde, gerek diğer ülkelerde kadınların neden devlet yönetiminde ikinci sırada kaldığı tartışılması uzun bir konudur. Fakat şurası açıktır ki Kuran’ın anlattığı dinde buna hiçbir engel yoktur. Fakat şu hadis gibi örnekler mezhepçi-gelenekçi anlayışın buna karşı çıkışında temel oluşturmuştur: Başlarına bir kadını geçiren bir kavim asla iflah olmaz. Hanbel, Müsned; Tirmizi, Fiten; Nesai, Kudat; Buhari, Fiten Birçok hadis kitabına girmiş yukarıdaki uydurma, Kuran’ın getirmediği hükümleri kadın aleyhine uyduranlar tarafından dinimizin içine sokulmuştur. Tahminimiz odur ki, bu uydurma, Hz. Ayşe’nin Cemel olayında orduya kumanda etmesi üzerine karşı tarafta yer alanların uydurduğu siyasi kaygıdan kaynaklanmış bir uydurmadır. Bunu gören Süleyman Ateş şu açıklamayı yapar: “Şimdi bu hadiste taşlanan Hz. Ayşe’dir. Peygamber Aleyhisselam gerçekten öyle söylemiş olsaydı, Hz. Ayşe’nin Cemel olayına katılmaması, Talha ve Zübeyr’in de onu başlarına geçirmemeleri gerekirdi. Kuran’a ters, olaylara aykırı olan bu hadisin doğruluğu şüphelidir. Diğer sahabelerin bilmediği ve uygulamadığı bir hadis, nasıl din hükmü olur?” (Süleyman Ateş, Kuran Tefsiri, 6/399-400) Siyasi kaygılarla bu tip … KURAN’IN DİNİNDE KADIN – UYDURULAN DİNDE KADIN okumayı sürdür