HADİSLER HADİSLERİ YARGILARSA
Sünni ve Şii İslam adına hadis kitapları yazılması bile, Peygamberimiz’in hadis yazımını yasaklayan tavrıyla çelişmektedir. Üstelik Peygamberimiz’in hadis yazımını yasakladığı bu kitaplarda da yer almaktadır. 4. bölümde de değindiğimiz bu konuyla ilgili şu hadislere bakalım:
Allah’ın elçisinden sözlerini yazmak için izin istedik, bize izin vermedi.
Tirmizi, K. İlm 11
Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve “Yazdığınız şey nedir?” dedi. “Senden işittiğimiz hadisler” dedik. Hz. Peygamber dedi ki: “Allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler Allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar.”
El Hatib, Takyid 33
Dikkat ederseniz Peygamber’in hadis yazımını yasaklayan bu hadislerini, hadis kitaplarını dinin kaynağı kabul edenler nakletmiştir. Burada şu soruları sormalıyız: Madem bu hadisleri biliyorsunuz, o zaman niye hadis kitapları yazıyorsunuz? Siz Peygamber’den daha mı çok dini düşünüyorsunuz? “Peygamber, o zaman Kuran’la hadis karışmasın diye hadis yazdırmadı, artık Kuran’la karışma tehlikesi yok, o yüzden hadis kitapları yazıyoruz” demek, tatmin edici bir açıklama değildir. Hadisler Kuran gibi dinin kaynağı olsaydı ve Peygamber hadisleri yazdırmayıp, unutulmaya ve yalanla karışmaya mahkûm etseydi, dini eksik tebliğ etmiş olmaz mıydı? Hadisler dinin bir kaynağı ve lüzumlu bir parçası ise nasıl olur da yazılmak yoluyla muhafaza edilmezler? Kuran’daki sureler karışmıyordu da hadisler niye karışacaktı? Peki, Peygamberimiz’in, “Kuran’la karışma tehlikesi ortadan kalkınca hadisleri yazın” diye bir hadisi var mı?
Kimi hadislerden, Kuran’da olmayan helal ve haramların dine girdiğini de öğreniyoruz. Şu hadisleri inceleyelim:
Ey insanlar ateş tutuşturuldu ve karanlık gecenin parçaları gibi fitneler yakınlaştı. Allah’a yemin ederim ki aleyhimde tutunacak bir şeyiniz yoktur; Kuran’ın helal kıldıkları dışında bir şeyi helal kılmadım. Kuran’ın haram kıldıkları dışındakileri de haram kılmadım.
İbni Hişam, Siret 4
Allah bazı farizalar vazetmiştir, onları aşmayın. Bazı hadler koymuştur, onlara yaklaşmayın. Bazı şeyleri haram kılmıştır, onları yapmayın. Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için hatırlatmamıştır, onları da araştırmayın.
Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması
Allah’ın kitabında helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır. Hakkında sustuğu ise serbesttir. Allah’ın serbest bıraktıklarını kabul edin ve bilin ki Allah hiçbir şeyi unutucu değildir.
Ebu Davud K Etime 39; Tırmizi K Libas 6; İbni Mace K Etime 60; El- Müracaat sayfa 20
Bu hadislere göre Kuran’ın belirttiklerinin dışında haram yoktur. Bu hadislerin yargısına göre Peygamber, Kuran’ın haramları dışında hiçbir şeyi haram kılmadı. Yani bu hadislerin yargısına göre “Peygamber’in hadisleri” denerek dine ilaveler yapan hadisler “Peygamber’in hadisleri” değildir.
Benden sonrası 30 yıl hilafet, ondan sonrası melikiyettir…
Sahihi Buhari
Bakın en doğru denilen hadis kitabına göre 30 yıllık halifelik döneminden sonrasını Peygamber beğenmemektedir. Gerçekten de dört halife dönemi (Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali) 30 yıl sürmüştür. Bu dönemde ne bir mezhep oluşturulmuştur, ne de Kuran dışında bir hadis kitabı yazılmıştır (11. bölümü okuyunuz). Neden bu dönemdeki gibi Kuran’ın tek kaynak olduğu mezhepsiz ve “Müslüman” etiketi dışında başka etikete ihtiyaç duymayan bir İslam’ı yaşamayalım? Gerçi biz bu hadisin, Emevileri sevmeyen Hz. Ali taraftarlarınca uydurulduğunu sanıyoruz. Hadislerin toplanma döneminde hilafetin 30 yıl sürdüğü biliniyordu ve muhtemelen dört halife sonrası düzenden memnun olmayan biri bunu uydurup, fikirlerini güçlendirmek istedi. Fakat geleneksel Ehli Sünnet inanç adına Buhari’nin tek hadisini inkâr edenin kâfir olduğu söylenmiştir. O zaman buna inananların, hadisin hakkını verip, dört halife dönemindeki gibi hadis kitaplarını imha etmeleri gerekmez mi? Bu hadise inananlar, nasıl dört halifeden sonraki meliklerin idare ve gözetiminde oluşturulan mezheplere ve hadis kitaplarına güvenmektedirler?
YALNIZ VE YALNIZ KURAN
Yine bazı hadislere göre Peygamberimiz, Kuran’ı tebliğ etmenin ve Kuran’ı yaşamanın dışında kalan dünyevi konularda ve kişisel meselelerde bazı hatalar yapabilmektedir. Bu yüzden, Kuran’ın bildirdiğinin dışındaki Peygamber’in hayatıyla ilgili anlatımlardan, Kuran’a ilave evrensel hükümler çıkarmak yanlıştır. Çünkü bu, yukarıdaki hadislerden de anlaşılacağı üzere insanların serbest bırakıldığı alandır. Peygamber’in güncel hayatta bazı hataları olabileceğini anlatan hadisler şöyledir:
Peygamberimiz Medine’ye geldiğinde, Medineliler hurmayı aşılıyorlardı. Peygamberimiz “Ne yapıyorsunuz?” diye sordu. Onlar “Biz bunu yapardık” dediler. Peygamberimiz “Belki yapmazsanız daha iyi olur” dedi. Onun sözüne uyarak bu işlemi terk ettiler de hurma ürün vermez oldu. Bu durumu Peygamberimiz’e hatırlattıklarında kendilerine şöyle buyurdu: “Ben ancak bir insanım. Size dininizle ilgili bir şeyi emrettiğimde onu alın. Kendi görüşümden bir şeyi emrettiğimde ise ben ancak bir insanım.”
Müslim, K. Fazail 140; Hanbel 3/152
Peygamberimiz Bedir’de suyun yakın olduğu bir yeri ordugah olarak seçmişti. Sahabeden el Habbab b. el Munzir O’na şöyle dedi: “Ey Allah’ın elçisi, burası bize laf düşmeyecek şekilde Rabbinin senin için seçip yerleştirdiği bir yer midir? Yoksa o bir görüş, öneri ve harp hilesi midir?” Allah’ın elçisi cevaben “Aksine o bir görüş ve harp hilesidir” dedi. Bunun üzerine el Habbab: “Burası hiç de iyi bir konak yeri değildir. Kalkıp karşımızdaki topluluğa en yakın suyun başına karargah kuralım. Sonra orada bir kuyu kazıp suyu depolayalım da biz içelim, onlar içmesinler” dedi. Peygamberimiz: “Doğru söyledin” dedi ve onun söylediğini yaptı.
İbni Hişam, es Sireh; Taberi, et Tarih
Ben ancak bir insanım. Sizler aranızdaki davaları bana getiriyorsunuz, umulur ki bazılarınız delillerini diğerlerinden daha iyi dile getirirler de ben duyduğum üzere onlar lehinde bir hükme varırım. Kime (haksız yere) kardeşinin hakkından hüküm verirsem, o kardeşinin hakkı olan bu şeyi kesinlikle almasın. Haksız yere alan için ancak ateşten bir parça ayırırım.
El Kadı Iyaz, Eş Şifa
Buraya kadar alıntıladığımız bu hadislerin yargısına göre:
1- Kuran dışında helal ve haram kaynağı yoktur.
2- Hadis kitapları oluşturulmayacak ve mevcutlar imha edilecektir.
3- Peygamber’in Kuran’ı açıklamak ve yaşamak dışındaki eylemlerine dini bir mana yüklenip, dine ilave yapılmayacaktır.
HADİSLERE GÖRE HADİSLERİ İMHA ETMEK LAZIM
Buraya kadar hadis yazımını, hadisle helal-haram kılmayı ve Peygamber’in din dışı hareketlerinin de ibadete dönüştürülmesini yargılayan ve reddeden hadislere yer verdik. Kuran’ın anlattığı dine ilave edilmiş hükümlere karşı olan birçok hadisin de olması ilginçtir. Peygamber’in baldırların örtülmesini emrettiğine dair uydurma hadis vardır ama Peygamber’in baldırlarının gözüktüğünü söyleyip öbür hadisi yargılayan hadis de vardır. Midye, karides yenemeyeceğini söyleyen Hanefi mezhebinin bir izahı vardır ama diğer yanda diğer mezheplerin kullandığı denizden ne çıkarsa yenebileceğini söyleyen hadisler de vardır. İpeğin haram olduğuna, altının takılamayacağına dair uydurma hadisler vardır ama Peygamber’in yanındaki sahabelerin ipek giydiğini, Peygamber’in bir ara altın yüzük taktığını söyleyen ve diğer hadisleri yargılayan hadisler de vardır. Haremlik selamlığı savunan, kadının sesinin duyulamayacağını söyleyen izahlara karşı sahabelerin erkek ve kadın aynı yerde abdest aldığını, karşılıklı sohbetlerinin olduğunu anlatan hadisler de vardır…
Çözüm, Kuran’ı din adına yeterli kabul ederek, her ilavenin bir uydurma izah veya uydurma bir yorumdan kaynaklandığını görmektir. Öyle hadisler vardır ki, aslen Peygamber’in yapması mümkün olan bir fiil veya söylemesi mümkün olan bir sözdür. Fakat bu sözün başına “Peygamber emretti ki”, “Peygamber buyurdu ki” şeklindeki doğal uygulamayı emre çeviren uydurma, doğru sözü dahi Peygamber’e iftiraya çevirebilmiştir. Ya da Peygamberin, Allah’ın serbest bıraktığı bir konudaki tavrı dinselleştirilip, serbest alanın dinsel alana döndürülmesi suretiyle, Kuran dışı hükümler üretilmiştir. Örneğin Allah’ın Kuran’da kıyafet hakkında detay vermemesi; isteyenin takım elbise, isteyenin kimono, isteyenin cübbe veya isteyenin bambaşka bir yöre kıyafeti giyebileceğini gösterir. Bu serbest konuda muhtemeldir ki Peygamber, yöresinin kıyafetleri olan entariyi, cübbeyi tercih etmiştir. Fakat bu kıyafeti putperestler de Peygamberimiz’in en büyük düşmanları da gelenekler gereği giymekteydi. Yani Peygamberimiz’in bu konudaki tavrı bir dinsel uygulama, bir sevap değil, Allah’ın serbest bıraktığı konudaki bir tercihti. Bu tip durumlarda, Peygamberimiz’in kıyafetini tarif eden hadisin kendisi değil, onun hatalı yorumu dine ilave yapmıştır. Hatalı yorumların düzeltilmesi için Nehcül Belağa’dan şu sözü örnek olarak verebiliriz:
Bilin ki, Kuran’dan başka bir şey eken, ektiğini biçerken belalara uğrar. Artık siz de O’nu ekin, O’na uyun. Rabbinize O’nu delil edin, nefislerinize O’nu öğütçü yapın. Kendi reyleriniz O’na uymazsa reylerinizi (yorumlarınızı, seçiminizi) suçlayın, dilekleriniz O’na aykırıysa dileklerinize hıyanette bulunun.
Nehcül Belağa
Tarih yazımında Kuran, mantık ve iç çelişki süzgeçleriyle önemli bir elemeye tabi tutulacak hadislerin kullanılmasında sorun yoktur, hatta faydalı olacaktır. Fakat hadislerin hepsi zandır. Kuran’a göre ise din, zanna bina edilemez. Kuran’ın hükümleriyle örtüşen yukarıdaki hadisleri, Peygamber’in söylediğini kabul etmek de zandır. Yani bu hadisler, Kuran’la örtüştükleri halde, onları Peygamber’in söylediği % 100 doğru değildir. Tarih alanında zan olan bu bilgiyi kullanmak mümkün olsa da din alanında bu kabul edilemez. Hadislerin uydurulma sebeplerinde gördüğümüz gibi dine fayda sağlamak niyetiyle hadis uyduranların olması, dördüncü konuda hadislerin incelenmesinde gördüğümüz gibi uzun hadis nakil zincirlerinden doğan hatalar, Peygamber’le sahabe sözünün karışması gibi faktörler, “en güvenilir” Peygamberimiz’in vefatından iki yüzyıl sonra yazılmış olan hadis kitaplarının en güvenilir hadisinin bile zan olduğunu ortaya koyar.
Bile bile gerçekle yalanı karıştırmayın.
2-Bakara Suresi 42
Onların çoğu zandan başka bir şeyin ardınca gitmiyor. Doğrusu da şu ki zan, gerçek namına bir şey ifade etmez.
10-Yunus Suresi 36