Kutuplar gibi yerlerde vakitli ibadetlerin yapılması için uygun ortam oluşmamaktadır; bu gibi durumlarda ne yapılması gerekir?
Kuran ayetleri ve emirleri her ortam ve duruma göre indirilmiş emirlerdir. Namaz vakti ile farz kılınmış bir ibadettir ancak şayet söz konusu vakitler sınırlı da olsa yeryüzünün bazı bölgelerinde ancak belirli zamanlarda yaşanıyorsa bu durumda kişi kendine göre belirleyeceği bir zaman aralığı ile ibadetini yerine getirir. Namaz konusunda pek çok kolaylık sağlanmış buna rağmen hangi durumda olunursa olunsun namazın kılınması emredilmiştir. Örneğin suyun bulunmadığı bir ortamda temiz bir toprak ile teyemmüm edilebilir. Savaş halindeyken yada korku duyulduğunda namaz kısaltılabilir hatta bineklerin üzerinde dahi kılınabilir. Görüldüğü gibi her durum ve şartta namaz kılınması buyrulmuştur. Hayatında hiç kutba gitmemiş ve böyle bir durum ile karşılaşmamış hatta normal durumda namaz dahi kılmayan pek çok kişinin kafasına takılan bu gibi sorular bir takım çevrelerin dinde açık aramak için zorlamalar sonucu ortaya sürdüğü sorulardandır. Kuran’ın pek çok ayetinde namaz ibadeti övülmüş ve sürekli bir şekilde uygulanması emredilmiştir. Önemli olan bu ibadetin yerine getirilmesidir. Uygun vakitlerin oluşacağı ortamın bulunmaması ibadetin yerine getirilmesine engel değildir. Oruç ve Hac ibadeti içinde benzer şeyler söylemek mümkündür. Yani insan ramazan ayına girildiğinde kendince belirleyeceği bir vakitte yemek içmekten ve cinsel ilişkide bulunmaktan uzak durarak orucunu tamamlayabilir. Hac içinde imkanlarını zorlayıp gidebilir. Ancak Kuran’da açık bir biçimde ifade edilen en temel prensip ibadetlerin imkan dahilinde ve güç yetirilme halinde yapılması ile ilgilidir. Allah tüm kullarının yapmış olduğu ve yapacaklarını niyetlerine ve imkanlarına göre değerlendirecektir. İnşallah bir gün kutuplarda dahi müslümanlar olur da bu konu bir problem olarak ortaya çıkar, biz razıyız.