Kuran ayetlerinde ifade edilen “Peygamber’e uymak” nasıl anlaşılmalıdır?
Dinin emir ve yasakları sadece Kuran ayetlerindedir ve peygamberimizde bunları bildirmiş ve bunlara uymuştur. Bu konuda pek çok ayet bulunmaktadır. Kuran ayetlerinin aktarılması ve açıklanması onların kapalı anlatımlı oldukları sonucunu doğurmaz. Örneğin dini hiç bir bilgisi olmayan Allah’ın varlığından bile habersiz olan bir insana Kuran ayetlerinden hareketle Allah’ı ve dinin emir ve yasaklarını anlattığınızı ya da bir takım şüphelerine açıklık getirmeye çalıştığınızı düşünün şimdi siz Kuran’ı açıklamış mı olursunuz yoksa anlayıp öğrendiğiniz şekliyle bu insana anlatmış aktarmış mı olursunuz. Kuran’da ne varsa din odur ne eksiği ne de fazlası. Şayet siz dininizi doğrudan Kuran’dan öğrenmiş olsaydınız sormuş olduğunuz ya da Kuran ayetlerinde geçmediğinden dolayı dini her uygulamanın Kuran’dan çıkarılamayacağını anlatmaya çalışmazdınız. Din sadece Kuran’dan öğrenilir ve bu yapılırken de daha önce kafalarda oluşmuş bulunan din adına tüm bilgiler bir kenara bırakılır ve Kuran’a bu şekilde yaklaşılır. Aksi halde sizin ve pek çok Müslüman kardeşimizin düşmüş olduğu hataya düşmek kaçınılmaz olacak ve kafamızdan din adına bir gerçeklik zannettiğimizi bir takım bilgiler Kuran’da geçmediği için Kuran yetersiz görülecektir. Bazı ayetlerde peygambere uymak ifade edilmektedir. Bu doğrudur ancak peygambere uymak Kuran’a uymak demektir. Peygambere düşenin sadece tebliğ etmek olduğu hidayete erdirecek olanın Allah olduğu ayetlere yer alan ifadelerdir. Biz peygambere uyulmaz demiyoruz peygamberimiz üzerinden ortaya atılan insani ürün ve uygulamalar uyulmaz bunlar Allah’a peygamberine iftiradır diyoruz. Peygamberimiz hayatta olsa ona uyar onu takip ederdik çünkü o din adına sadece Kuran’a göre yaşardı. Ancak peygamberimiz hayatta olmadığı için getirmiş olduğu kitaba uyup dinimizi ondan öğreniriz. Sevgili kardeş din Allah peygamber ortak yapımı değildir hiç bir zamanda olmamıştır hükmü Allah gönderir peygamberleri de bu hükümlere uyar ve insanlara aktarırlar. Bu yeterince üstün bir vazifedir. Bunun dışında peygamberlik konumunu aşan yetkilerin peygamberimize iftira yolu ile isnat edilmesi büyük bir suçtur. Şayet sizin dedikleriniz doğru olsaydı peygamberimizin ahiretteki şikâyeti ümmetim bu Kuran’ı terkedilmiş bir kitap olarak tuttular olmaz ümmetim sözlerimi uygulamalarımı terk etti olurdu. Resul de şöyle der: “ey rabbim, benim toplumum, bu Kuran’ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular.” (Furkan 30) Peygamberimizin ve hz. Adem’den itibaren gönderilen tüm peygamberlerin din adına görevleri emir olundukları gibi dini tebliğ etmek yani Allah’ın mesajını insanlara ulaştırmaktır. Yoksa bu mesaja müdahalede bulunmak değişiklikler yapmak değil. Resullere düşen sadece tebliğ etmektir. Bu ise yeterince üstün ve yüce bir görevdir. Allah’a itaat edin, resule itaat edin, sakının. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin: bizim resulümüze düşen sadece apaçık bir tebliğdir. (Maide 92) Resul’e düşen, tebliğden başka bir şey değildir. Allah sizin açığa vurduklarınızı da gizlediklerinizi de bilir. (Maide 99) Ya onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gösteririz yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer. (Rad 40) Ortak koşanlar dediler ki: “Eğer Allah isteseydi ne biz ne de atalarımız Allah dışında bir şeye kulluk/ibadet etmez, o’na rağmen hiçbir şeyi haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de aynen böyle yaptılar. Resullere düşen, açık bir tebliğden başkası değildir. (Nahl 35) Yine de yüz çevirirlerse artık sana düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir. (Nahl 82) “Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. Resul’e de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.” (Ankebut 18) Yüz çevirirlerse, biz seni onlar üzerine bekçi göndermemişiz. Sana düşen, tebliğden başkası değildir. (Şura 48) Peygamberimiz’in nefsinden konuşmuyor olması din adına ifade ettiği şeylerin Allah’tan aldığı vahiyler olduğunun anlatımıdır buda sadece Kuran’dır. Peygamberimizin vahiy ve din konusunda hata yapmaz çünkü Allah bu konuda onu desteklemektedir. Ancak vahiy dışında dünyevi iş ve becerilerinde hatalar yapabilir ki Kuran’a göre yapmıştır da. Günah işleyebilir ki Kuran’a göre işlemiştir de. Çünkü peygamberimiz de bizim gibi bir beşerdir. Şayet hata yapıp günah işlemeyecek olsa insan değil iradesiz bir melek olması beklenirdi. Bizim peygamberimizi önemsiz görme gibi bir anlayışımız bulunmamaktadır. Bu hem bir mümine yakışmaz hem de bizim haddimizi aşar. Ancak bizim tüm derdimiz peygamberimiz üzerinden ortaya atılmış olan uydurmalardan dinimizi kurtarmak ve din adına sadece Kuran’a uymaktır. Peygambere gösterilecek en büyük saygı ve sevgi ondan bize miras kalan gerçek davaya sahip çıkarak Kuran’ı takip etmek ve bilmediğimiz bir konuda peygamber şöyle demiştir şöyle yapmıştır şeklinde ifadeler kullanmaktan kaçınmaktır.