HADİSLERİN DİNE İLAVELERİ
Kuran’la, diğer hadislerle ve mantıkla çelişmeyen hadisleri dinin kaynağı olarak kullanalım diyenler olabilir. Bu tip hadisler, dini tamamlayan bir kaynak olarak sunulmadan, Peygamberimiz’in dönemindeki genel hayatı, Peygamberimiz’in ve arkadaşlarının yaşantısını anlatan siyer ve İslam tarihi kaynağı olarak kullanılması yararlı olacaktır. Bu dönemin tarihini yazanlar için bu malzemeden faydalanılması önemlidir. Fakat hadisler Kuran, diğer hadisler veya mantıkla çelişmiyorsa dahi, dini yeni bir yaklaşım meydana getiriyorsa, cennet veya cehennem tasvirlerine ilaveler yapıyorsa, Kuran’a ilave sevap veya günah kavramları oluşturuyorsa, kısaca dine ilaveler yapıyorsa da o hadisler veya hadislerin yorumunu reddetmemiz gerektiğini ve dine yapılan bu şekildeki ilaveleri de kabul etmememiz gerektiğini de bilmeliyiz. Eğer hadisleri kullanma işleminde, dine bir ilavede bulunulmayacak veya dinden bir eksiltme yapılmayacaksa, bunda bir sorun olduğu söylenemez. İlaveten bu hadisleri kitaplarında okuduğumuz kişilerin, önceden örneklerini verdiğimiz sorunlu hadisleri nakleden kişiler olduğu da unutulmamalıdır. Kuran, kendisinin din adına gerekli her şeyi açıkladığını, yeterli ve dinin tek kaynağı olduğunu söylemektedir:
Biz bu kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, bir doğruya iletici, bir rahmet, Müslümanlara bir müjde olarak indirdik.
16-Nahl Suresi 89
Kuran’a ilave bir sevap veya günah kavramını ileri sürmek, bu ayetle ve kitabın 2. bölümünde bir kısmını belirttiğimiz ayetlerle çelişir. Bu yüzden herhangi bir hadis, Kuran’dan anlaşılmayan bir şeyi dine ilave ediyorsa; yeni günah ve sevap kavramları çıkartıyorsa, Kuran’ın din adına gerekli her şeyin detaylı açıklayıcısı olmasından dolayı, bu hadisler aracılığıyla dine yapılan ilaveler reddedilmelidir. Kuran’da geçmeyen bir mantık ya da uygulamayı dine ilave eden hadislere ise aşağıdaki 10 örneği verebiliriz.
1- 27 VE 70 KAT
Hadis: “Cemaatle kılınan namaz tek başına kılınan namazdan 27 derece daha üstündür.”Buhari Ezan 30; Müslim Mescid 249; Muvatta Cemaat 1
Eğer bu hadisin Kuran’la, başka bir hadis veya mantıkla çelişkisini göremiyorsanız; dini bilgimize bir ilavede bulunan bu hadisin yine de uydurma olduğunu söyleyebilirsiniz. Çünkü Kuran’da böyle bir sevap tanımlaması yoktur. Misvakla (diş fırçası yerine kullanılan bir ağaç parçası) alınan abdestin ve sarıkla kılınan namazın, 27 veya 70 kat daha sevap olduğunu söyleyen hadisler de böyledir.
2- SOL ELLE YEMEK
Hadis: “Sol elinizle yemeyiniz, içmeyiniz. Çünkü şeytan sol eliyle yer, içer.”
Hanbeli 2/8,33
Bazı gelenekçi dini grupların kurslarında, sol elle yemek yiyen çocukların elleri dayaktan şişirilmekte, yüzükoyun yatan çocuklar (böyle uyumanın dinen kötü görüldüğü gerekçesiyle) dürtülerek gece yarısı kaldırılmaktadır… Çocukların psikolojisini bozan bu uygulamaların sebebi ise bu ve benzeri hadislerdir. Kuran’da yasaklanmayan bir yeme biçimini, din adına yasaklamak, Kuran’ın anlattığı dine ilave yapmak demektir.
3- DOĞAN ÇOCUK İLE İLGİLİ SEREMONİLER
Hadis: “Hazreti Peygamber çocuğa doğumunun yedinci gününde isim konmasını, çocuğun yıkanarak pisliklerden temizlenmesini ve kurban kesilmesini emir buyurdu.”
Tirmizi, Edeb 63/2834; Ebu Davud 2837
Bu hadisi okuyan, bu hadiste kötü bir şey görmeyebilir. Fakat Kuran’da, çocuğa yedinci günde isim konmasının veya kurban kesilmesinin “emredildiği”ne dair hiçbir şey yoktur. Sorun, hadisteki “emir buyurdu” ifadesindedir; Peygamber’in bu uygulamayı dini bir emre dönüştürmeden, kendi tercihiyle yapmış olması ve tavsiyesi de mümkündür, sonuçta bu uygulamalarda Kuran’a aykırı bir yön yoktur. Fakat dinde olmayan bir “emri” ve “sevap” kavramını dine ilave ettiği için bu hadis de uydurmadır. İllaki hadisin zararlı bir şey ifade etmesi gerekmez. Hatta hadis iyi bir şeyi dahi “sevap” veya “emir” diye dine sokuyor veya zararlı bir şeyi mekruh yapıyorsa bile, dine ilave getirdiği için hadisin yine uydurma olduğu anlaşılır. Bu tip uydurmaların sebebi, kitabın 5. bölümünde değindiğimiz gibi dini sevdirmek olabilir. Fakat sebebi ne olursa olsun, insani olanı Allah’ın dinine katmak, insani ile Allah’tan olanı karıştırmaktır ki bu da dine ihanettir.
4- KARA KÖPEKLERİ ÖLDÜRELİM Mİ? DEVE ŞEYTANDAN MI YARATILDI?
Hadis: “Tüm kara köpekleri öldürünüz. Çünkü onlar şeytandır.”
Hanbeli 4/85, 5/54
Kuran’daki Kehf Suresi’nde, iman eden gençler ve köpekleri anlatılır. Bu gençler övülmekte ve Kuran’ın hiçbir yerinde köpeklerin aleyhinde hiçbir şey söylenilmemektedir. Bu ayetleri eğer hatırlamazsanız, Peygamber döneminde köpeklerin mescitte dolaştığına dair hadisi de bilmiyorsanız, bu hadis size mantıksız da gelmiyorsa, sırf Kuran’da geçmeyen bir şeyi dine ilave ettiğine bakarak da bu hadisi ve köpekler aleyhine diğer hadisleri reddedebilirsiniz. Bu tarz hadisler yüzünden köpeğin abdesti bozduğu gibi uydurmalar üretilmiş ve insanlar hayvanlar âlemindeki en yakın dostlarından uzaklaştırılmışlardır.
Aslında hayvanlar âlemiyle ilgili uydurma hadisler çok fazladır. Örneğin bir hadiste horozun melek gördüğü için öttüğü, eşeğin şeytan gördüğü için anırdığı söylenir (Müslim). Farenin aslında Yahudi olduğu, bu yüzden deve sütü içmediği başka bir hadistir (Müslim Zühd). Devenin şeytandan yaratıldığı diğer bir hadistir (Hanbeli, Müsned 4/85). Kedinin aslanın aksırığından, domuzun filin aksırığından yaratıldığını iddia eden hadisler de vardır (El Mecruhin 1/101). Tüm bu hadisler, dinin mantıksız sanılmasına sebep olmuşlardır. Şimdi sadece Kuran’dan din anlaşılmaz diyenlere soralım: Sizin dini anlamadaki yönteminize göre hadisler dinin kaynağıdır. O zaman sizin yönteminize göre en güvenilir hadis kitaplarında geçen bu izahları da kabul etmeniz gerekir. Kabul ediyor musunuz? Kabul etmiyorsanız, sadece Kuran’ın güvenilir olduğu ve o zaman dinin Kuran’dan anlaşılması gerektiği sonucuna varırsınız. Eğer bu hadisleri kabul ediyorsanız, bir kez daha önce bu hadisleri sonra Kuran’ı okumanızı ve bu konu üzerinde ciddiyetle düşünmenizi tavsiye ederiz.
5- YEMEK TAKIMLARI GÜMÜŞSE DEĞİŞTİRMEK GEREK
Hadis: “Peygamber bize altın ve gümüş kap içerisinde yemek yemeyi ve su içmeyi yasakladı.’”
Buhari 12/1952
Kuran’da böyle bir yasak yoktur. Bu tarzda bir ilaveyi dine sokmak, Kuran’ın üzerine ilaveler yapmak manasına gelir. Peygamberimiz evrensel bir dini hükme dönüştürmeden, beğenmediği bu davranıştan elbette sakındırmış olabilir. Ama bu hadisin kimi yorumlarına göre böyle bir yasak dinin evrensel hükmü gibi sunulmuştur ki bu kabul edilemez.
6- ÜÇ PARMAK KESEN DÖRDÜNCÜYÜ DE KESSİN DAHA İYİ
Hadis: “Bir kadının parmaklarını kesmenin cezası, deve cinsinden tazminat olarak şöyledir; bir parmak için on deve, iki parmak için yirmi deve, üç parmak için otuz deve, dört parmak için yirmi deve.”
Muvatta 43/11; Hanbel 2/182
Erkek olsun, kadın olsun birinin parmağını isteyerek veya yanlışlıkla kesenin ceza olarak ona tazminat vermesinde bir gariplik yoktur. Fakat Kuran’da yukarıdaki gibi bir tazminat belirlenmemiştir. Yani insanlar içlerinde bulundukları devir ve şartlara göre tazminatları belirleyebilirler. Belli bir devirde buna benzer bir tazminat verilmiş olabilirse de bu tazminatın evrensel olduğu ve her dönemde deve üzerinden yapılması gerektiği yorumu dine ilavedir. Üstelik yukarıdaki tablo mantıklı da değildir. Nasıl üç parmağı kesmenin tazminatı otuz deve iken, dört parmağı kesmenin tazminatı yirmi deve olur?
7- KADINLARINIZI SÜNNET ETTİRDİNİZ Mİ?
Hadis: Ey Atıyye, yufkadan sünnet et, derin gitme çünkü yufka sünnet etmek (kanın üste çıkmasıyla) yüzü güzelleştirir ve kocası için daha zevkli olur.”Gazali, İhyau Ulumiddin 1/382
Kuran’da kadının da, erkeğin de sünnet olması geçmez. Sünnetin sağlığa faydalı olduğunu düşünen sünnet olabilir ama sünnet olmak istemeyen olmayabilir de. Bu dini bir sorumluluk değildir. Hadiste görüldüğü gibi, “kadınların sünneti” de hadisler aracılığıyla dinimize mal edilmiş bir uygulamadır. (Kadın sünnetinin zararları hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde tıp otoriteleri tarafından açıklanmıştır.) Alıntılanan hadise göre kadının sünneti derin kesilmemek kaydıyla yapılmalıdır; bu uygulama yüzü güzelleştirecektir ve kadının kocasının zevk almasını sağlayacaktır. Ne yazık ki dine sokulan bu tip ilaveler, dinin uygulanamaz bir sistem gibi görülmesine ve birçok kişinin gereksiz sıkıntılar çekmelerine ve dinden uzaklaşmalarına sebep olmuştur.
8- NASIL AĞAÇTIR O? NASIL DİŞTİR O? NASIL DERİDİR O?
Hadis: “Cennette bir ağaç vardır ki binekli onun gölgesinde yüz yıl gider.”
İbn-i Mace Züht 39; Müslim Cennet 6; Tirmizi Cennet 19
Hadis: “Cehennemde kâfirin azı dişi Uhud dağı kadar, derisinin kalınlığı da üç günlük mesafe kadardır.”
Müslim
Hadis: “Cehennem ehli ateşte o kadar büyüyecek ki kulak memesi ile boynu arası yedi yüz yıllık mesafe kadar olacaktır.”
Hanbel, Müsned
Hadis: “Ümmetimin fakirleri zenginlerden beş yüz sene evvel cennete girecektir.”Tirmizi; İbn-i Mace
Kuran’da geçmeyen bu anlatımlar, cenneti ve cehennemi anlama hususunda ilavelerdir. Kuran, cennet ve cehennem tariflerini gerekli şekilde yapmıştır. Hadislerde, Kuran’da olmayan birçok cennet ve cehennem manzarasına rastlayabiliriz. Bu açıklamalar ister mantıklı olsun, ister mantıksız olsun hiçbirini ciddiye almamak gerekir. Sadece uygulama alanında değil, ilave bir dini anlayış oluşturma alanında da hadislerin otoritesi kabul edilemez.
9-DEVE ETİ YİYENE ABDEST ALDIRMAK
Hadis: “Peygamber deve eti yemekten soruldu; Peygamber ‘Onu yediyseniz hemen abdest alın’ dedi.”
Ebu Davud 1/185
Kuran’da deve etinin abdesti bozduğu geçmez. Bu yüzden Kuran’a ilave olan dini zorlaştırıcı bu hüküm de dine ilavedir. Kimi mezhepler bu hadise göre deve eti yiyenin yeniden abdest alması gerektiğini söylemişlerdir. Kitabımızın 36. bölümünde Kuran’dan anlaşıldığı şekliyle abdesti anlatacağız.
10-BİR NAMAZLA KURTULMAK
Hadis: “Salı günü gündüzün ortasında veya güneş yükseldiğinde kim ki her rekatında bir Fatiha, bir Ayetel Kürsi ve üç İhlas okumak suretiyle on rekat namaz kılarsa, yetmiş gün defterine günah yazılmaz, bu yetmiş gün içerisinde ölürse şehit olarak ölür ve yetmiş senelik günahı bağışlanır.”
Gazali, İhyau Ulumiddin 1/539
Hadis: “Kim ki çarşamba günü güneş yükselince on iki rekat namaz kılar, her rekatında bir Fatiha, bir Ayetel Kürsi, üç İhlas ve üç Muavezeteyn okursa arşın altından bir münadi: ‘Ey Allah’ın kulu! Geçmiş günahların bağışlandı. Allah kabir karanlığı azabını ve kıyametin şiddetini senden kaldırdı, artık senin için fazla amele lüzum yok’ diye bağırır ve o gün kendisi için bir Peygamber sevabı yükselir.”
Gazali, İhyau Ulumiddin 1/540
Bu hadislere göre yetmiş günde bir bahsedilen Salı günkü namazı kılmak veya hayatta bir kez bahsedilen Çarşamba günkü namazı kılmak bir Müslüman’a yetecektir. Bu hadislere göre tek namazla yetmiş senelik günahın bağışlanması da, Peygamber sevabı kazanmak da mümkün olmaktadır.
Gazali, felsefi konular hakkında yazdığında, dünyanın en seçkin düşünürlerinden biri olduğunu göstermiştir. Fakat fıkıh ve hadis alanlarında ne yazık ki aynı başarıyı gösterememiştir.
SİZ BU HADİSLERİ DİNİMİZE KAYNAK OLARAK YAKIŞTIRIYOR MUSUNUZ?
Hadislerin dinin kaynağı olamayacağını anlattıktan sonra hadisleri;
1- Kuran (6. bölümde),
2- diğer hadisler (7. bölümde),
3- mantık (8.bölümde),
4- ilaveler (9.bölümde)
açısından inceleyip, dinin kaynağı olamayacaklarını, böylece Kuran’ın dinin tek kaynağı olması gerektiğini gösterdik. Bu bölümlerde kullandığımız hadislerin kimisi hem Kuran, hem diğer hadisler, hem mantıkla çelişip, hem de dine ilaveler yapıyordu. Fakat dört bölümün dördüne de giren veya iki üç bölümle de ilgili olan hadisleri, tek bir başlık altında inceleyip, alt başlığında yer aldıkları madde açısından bu hadislerin sorunlarını açıkladık. Kitabı ansiklopedi yapmak istemediğimiz için her bölümde sadece on örnek verdik. Ümit ediyoruz ki tüm bu anlatılanlar Kuran’daki aydınlığın, hadislerdeki karanlığın kavranmasını sağlayacaktır.
Şimdi hadislerin Kuran gibi dinin kaynağı olduğunu söyleyenlere ve hadisleri dinin kaynağı yapan mezheplere uyup “ben Hanefi’yim”, “ben Şafi’yim”, “ben Maliki’yim” diyenlere soruyoruz: Siz bu hadisleri Allah’ın dininin kaynağı olmaya layık görüyor musunuz?
Eğer bu kaynaklar güvenilmezse, mezheplerin zihniyetinin temeli çökeceği için mezhep diye bir kurum da kalmaz. Hadis ve mezheplerin ortada kalmadığı bir durumda ise dinin kaynağı olarak Kuran tek başına kalır. Dinin kaynağının sadece Kuran olduğunu anladıysanız; mezhep ve hadislere dayalı bilgilerinizi bir kenara bırakın, yalnız ve yalnız Kuran’a göre dinin teorisini ve pratiğini öğrenin. Eski bilgilerinizin geleneklere, geleneğin ise mezhep ve hadislere dayanabileceğini unutmayın. Bu yüzden zihninizi sıfırlayıp, Kuran’a göre dini baştan yapılandırmanız çok önemlidir. Eğer cevabınız “Layık görüyorum” ise lütfen Kuran’ı daha çok okuyun, sonra bir de hadisleri okuyun…
Ve gerçekten O (Kuran) iman edenler için bir doğruluk rehberi ve bir rahmettir.
27- Neml Suresi 77